Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Türkiye'nin iki metropolü olan Ankara ve İstanbul şehirlerinin arasında, ülkemizin en seçkin üniversitelerinden biri olan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 3 Temmuz 1992 tarihinde kurulmuştur. Bu tarihten itibaren hızla gelişen Üniversitemizin Bolu kent merkezi ve üç ilçesinde (Gerede, Mengen, Mudurnu) yerleşkeleri bulunmaktadır.

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Ülkemizdeki devlet ve vakıf üniversitelerinin yanında Vakıf destekli devlet üniversitesi olarak üçüncü bir model oluşturmaktadır.

Uluslararası nitelikte bilimsel üretim gerçekleştirmeye öncelik veren üniversite, eğitim ve öğretim sürecinde ulusal ve uluslararası ihtiyaçları dikkate almaya özen göstermektedir. Üniversitemiz bilimsel gelişme ve teknolojileri takip eden, uluslararası rekabet gücüne sahip bir araştırma ortamı hazırlarken, öğrencilerinin bu ortamdan en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak üzere kendini sürekli yenilemektedir. Bu yolda Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, kurulduğu günden bu yana büyük bir mesafe kat etmiş ve Türkiye'nin en hızlı gelişen üniversitelerinden biri olmuştur. Bugün itibariyle Üniversitede halen, 16 fakülte, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2 yüksekokul, 8 meslek yüksekokulu ve 15 uygulama ve araştırma merkezi bulunmaktadır. Üniversitemizin bu birimlerinde görev yapan 1278 Akademik elemanı ve 784 idari personel ile yaklaşık 25.000 öğrenciye kaliteli ve çağdaş eğitim ortamı sunmanın gururunu yaşamaktadır.

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, bilimsel araştırmalara öncelik veren, uluslararası bilimsel gelişmeleri takip eden, güncel toplumsal sorunları araştırma, sonuçlara yönelik bilim üretmeyi kendisine misyon edinen bir üniversitedir. Bu bağlamda, lisans ve lisansüstü eğitim sunan enstitülerinin yanı sıra, kurduğu uygulama ve araştırma merkezleri vasıtasıyla da önemli çalışmalara imza atmaktadır. Nitekim, bünyesinde barındırdığı Sosyoloji, Psikoloji, Psikiyatr ve özel eğitim (zihin engellileri) bölümleri ile eşgüdüm halinde uzun zamandan beri toplumsal sorunlara yönelik sosyal araştırmalara öncelik vermeye başlamış ve bu yolda önemli mesafeler katetmiştir.